17 Nisan 2017 Pazartesi

Heidegger ve Teoloji

Ahmet DemirhanHeidegger ve Teoloji


Önsöz
Fenomenoloji ve teoloji (…) düşünceyi teolojinin üstüne yerleştirir ve teolojiyi pozitif bir bilim olarak değerlendirir.
Metafiziğin onto-teo-lojik inşası…
…metafiziği, bir üçleme temelinde (...) ontoloji, teoloji ve lojik temelinde zeminlenmiş ve bu haliyle Varlığa dair soruyu o en basit ve en şaşırtıcı soruyu unutturmuş olan bir girişim olarak ele alır.

Heidegger, Dasein’ı diğer varlıklardan ayıran özelliklerden olarak, onun imkân sahibi varlık olmasını gösterir.
Aporia ise imkân ile imkânsızlık arasındaki sınırdır…

1. Kısım
Heidegger’in Teolojiyi ve Metafiziği Yorumlaması
Martin Heidegger – Fenomenoloji ve Teoloji
Felsefe, dünyanın ve hayatın vahiyden uzak ve inançtan bağısız olan yorumudur.
Teoloji de, dünyanın ve hayatın akaidi olarak anlaşılması(dır).

Teoloji pozitif bir bilimdir ve bu nedenle, haddi zatında, felsefeden mutlak olarak farklıdır.

Teoloji, Hıristiyanlık gibi bir şeyi başlangıçta olası kılan şey neyse onun bilgisidir. (s. 37)

Etimoloji olarak teoloji, Tanrı bilim…
Ancak Tanrı, hiçbir biçimde teolojinin araştırma nesnesi değildir. Teoloji, Tanrı hakkındaki spekülatif bilgi değildir. (s. 42)

Martin Heidegger – Metafiziğin Onto-Teo-Lojik İnşası
Hegel için, düşünmenin meselesi şudur, düşünme-dir. (idea, ide)

Yalnızca mutlak idea Varlık’tır.

Hegel için, düşünmenin meselesi, mutlak kavram olarak ideadır. Bizim için, asli bir tarzda formüle edilmiş olarak, düşünmenin meselesi, farklılık olarak farklılıktır.
(düşünürlerin düşündüğünün mutlak düşüncenin evrelerinden biri olarak okunması, Hegel’in felsefe tarihi okuması)

Hegel için, önceki felsefe tarihiyle söyleşisi, Aufhebung niteliğine sahiptir. (Aufhebung / bir şeyin muhafaza edilerek aşılması)

Bizim için, düşünce tarihiyle söyleşinin niteliği (…) geriye adımdır.

…geriye adım, metafizikten metafiziğin temel doğasına hareket eder.
Varlık hep ve her zaman yazgı olarak konuşur.

Şimdi varlayan şey, modern teknolojinin etken doğasının tahakkümü tarafından belirginleşir. Bu tahakküm, kendisini, hayatın bütün alanlarında (…) zaten gösteriyor. (s. 54)

…biz bilimin başlangıcıyla uğraşıyoruz. Eğer bilim Tanrı ile başlıyorsa, bu durumda o Tanrının bilimidir: teolojidir.

…benim başlangıç dersim olan What is Metaphysics?, metafiziği haddi zatında ve bütün olarak varlıklar hakkındaki sorgulama olarak tanımlar.
Metafizik, onto-teo-lojidir.

Hegel Varlığı düşünür.
En uygun felsefeye, onto-teo-loji değil de, Mantık Bilimi adını verir.
İdea, düşünme, açıkçası ve antik adetlere göre, mantığın konusudur.
Varlık kendisini düşünce olarak nasıl sunmaya başlayabilir? (s. 57)

Varlık kendisini düşünce olarak tezahür ettirir. Bu şu anlama gelir: Varlıkların Varlığı, kendisini, kendisine zemin veren ve kendisini değerlendiren zemin olarak açığa çıkarır. Zemin, varlıkların temel doğasıyla ratio, varlıkların toplanması (gather) ve onların oluşması anlamında Logos’tur.

Varlıklar her zaman ve her yerde Varlık’ın varlıklarıdır.
Bu nedenle Varlığı, yalnızca varlıklarla farklılığı içinde düşündüğümüzde ve varlıkları da, Varlık’la farklılıklarında düşündüğümüzde tam olarak düşünürüz. (s. 60)

Metafizik haddi zatında varlıkları bir bütün olarak düşündüğü için (…)
Metafizik varlıkları haddi zatında bütün varlıklar için ortak olan zemin açısından düşündüğü zaman, bu durumda onun mantığı (lojik’i) onto-lojik’tir. Metafizik haddi zatında varlıkları bir bütün olarak, her şeyin sebebini izah eden en yüce varlık açısından düşündüğü zaman, bu durumda onun mantığı (lojik’i) teo-lojik’tir.

Causa sui, felsefenin tanrısı için en iyi isimdir.
Causa sui olarak tanrıyı, felsefenin tanrısını terketmek zorunda olan tanrı-sız düşünce, bu nedenle, belki de ilahi Tanrı’ya daha yakındır.

(Varlığı düşünmenin önündeki engeller: Metafizik, modern teknoloji)

Bu nedenle geriye adım, bizzat tamamlanmamış olarak kalacaktır. (s. 67)

2. Kısım
Heidegger’in Teknolojik Kökenleri
Brian D. Ingraffia – Heidegger’in Unutuşu: Kitab-ı Mukaddes Teolojisinden Temel Ontolojiye

Amacım, Heidegger’in Hıristiyan teolojide kullanılmasının düzeltilmesi gereken vahim bir hata olduğunu göstermektir.

Nietzsche’nin Hıristiyan karşıtı ateizminin etkisi altında Hırtistiyanlığa inancını terk etmiştir.

Heidegger (…) otantikliği, kişinin nefsini elinde bulundurması; nefsinin emrettiklerini takip etmesi anlamına geldiğini beyan eder.

Heidegger için (…) kendini kendi elinde bulunduruşun ışığında yaşayanlar, otantik olarak parousiayla ilişkilendirilir.

Otantik olmayış, gündelik egoizmin yoğunlaşmasıdır; otantiklik, bu egoizmin azaltılmasıdır.
Being and Time’da otantik olmayış, kendi nefsi tarafından değil de başkası tarafından kontrol edilen birine işaret eder.

Paul, can ile bedeni, deruni ile zahiri insanı değil, kendi varlığıyla yaşayanlar ile Tanrı için yaşayanlar arasında bir ayrım yapar. Heidegger’in otantik ile otantik olmayan varoluş ayrımıyla karşılaştırılması gereken nokta burasıdır. (s. 103)

3. Kısım
Heidegger, Onto-Teoloji ve Tanrı
John Peacocke – Heidegger ve Onto-Teoloji Sorunu
Heidegger, düşünmenin, yalnızca, yüzyıllardır kutsanılan aklın, düşüncenin hayli dik başlı bir danışmanı olduğunu anladığımız zaman başladığını iddia eder.
Heidegger için Batı metafiziği, en kamil halini, Nietzsche’de bulur. Heidegger’e göre Nietzsche, tamamlanmış nihilizm çağını ve bunun sonucunda yeryüzünün teknotratik yolla zillete düşmesini haber vermiştir bize. Descartes’tan beri ilk felsefe olarak düşünülen metafizik, Heidegger’in elinde onto-teoloji olmuştur.

Varlığın unutuluşu meydandadır. Biz ölümlüler, artık hayrete düşmüyoruz.

Heidegger’in Batı metafiziği (…) başladığından beri, ziyadesiyle hem ontoloji hem de teoloji olmuştur.
Teoloji neye ihtiyaç duyar?
Teoloji yoluyla, bütün varlıklar için yaratıcı muhafaza edici zemin olarak Tanrıdan söz etmeye (…) bir Logos sağlamaya çağrılırız.

Varlığın çağrısını işiten bir düşünme, çağrının gelmesine şükranlarını sunar ve ait olarak ve itaat ederek o çağrıya has kılınır.

…Tanrının ölümünün sonucu olarak tanrısız düşünce (…) daha fazla olarak Tanrı olasılığına açık görünür.

Jeff Owen Prudhomme – Mutlak Tanrı’nın Geçip Gitmesi
Heidegger’de Modernliğin Teknolojik Değerlendirilişi
Beitrage zur Philosophie (ya da felsefe üzerine denemeler)

Son, en derin başlangıçtır.

Son Tanrı, tanrılığın bütün olasılıklarının biraraya toplanması anlamında Tanrı’nın Tanrı’sıdır.

Hans Georg Gadamer – Martin Heidegger ve Marburg Teolojisi
Nichomachean Ethics: 1149b / Lethe tes men toautps ekeos estin, phroneseos de ouks estin.
İşte bu bilinçtir.

4. Kısım
Bir Eleştiri
Hans Jones – Heidegger ve Teoloji
Bilim ve metafiziğin dili nesnelleştirici bir söylemken, temel düşünmenin dili şükran niteliğine sahiptir.

Varoluş temelde linguistiktir.
İnancımızın konuşma yeteneği…

Yalnızca varlığın hakikatinden kutsal olanın özü düşünülebilir. Yalnızca kutsal olanın ışığında ilahiliğin özü düşünülebilir. Yalnızca ilahiliğin özünün ışığında Tanrı’nın işaret ettiği şeyin ne olduğu düşünülebilir ya da söylenebilir.

Tanrı, kendisini, kendisi olarak düşünceye açar; bir kader olarak düşünceye düşer ve kendisini düşüncenin konusu olarak ortaya serer.
Tanrı kendisini açmaz; ancak Varlık o aracılığıyla kendisini açar.
Varlıklar, varlığın tecrübe edilmesi için fırsatlardır.
Varlık, varlıklarda, kendi varlıklarına (varoluşlarına) yani, niye öyle olduklarına hayret etme olarak tecrübe edilir.
Varlık şu ya da bu varlığın varlığı olmadığından (…) herhangi tikel bir varlıkta varlığı düşünmek o tikel varlıktan uzaklaşarak düşünmektir.
…bu nedenle Tanrı’yı asli olarak düşünmek, Tanrı’dan uzaklaşarak ya da Tanrı’nın ötesinde düşünmektir. (s. 205)
---
Editör: Ahmet Demirhan
İnsan Yayınları

2002

Heidegger ve Nazizm

Ahmet Demirhan Heidegger ve Nazizm


1. Suçlamalar
Thomas Sheehan - Heidegger ve Naziler
Felsefenin değeri ne olursa olsun, Heidegger Üçüncü Reich sırasındaki faaliyetleri hakkında sahip olduğumuz tablo çoğunlukla iğrençtir. (s. 13)

…ölmek, özünde ölüme tahammül etmektir. Ölebilmek, bu tahammülü gösterebilmek demektir. Buna, yalnızca ölümün özü kendi özünü mümkün kıldığında muktedir olabiliriz. (s. 19)

…metafiziksel bakış açısından, Rusya ile Amerika aynıdır; aynı soğuk teknoloji çılgınlık, bayağı insanın aynı sınırsız örgütlenmesi… (s. 25)

Büyük düşünenlerin hatası da büyük olmalıdır.

2. O Yıllar
Martin Heidegger – Alman Üniversitesinin Kendini Beyanı
Öz yönetim (…) kendimize görev biçmek ve olmamız gereken şeyi olmak için bu görevin yolunu ve yordamını kendimiz belirlemek… (s. 40)

Bilim ile Alman yazgısı, öze yönelik iradede aynı zamanda iktidara gelmelidir.

Grekler için bilim (…) bir halk ve bir devlet olarak bütün Dasein’larının deruni belirleyici merkezidir.

Daha sonra oraya çıkan dünyanın Hıristiyani-teolojik yorumlanması ve bunun yanında ondan sonraki modern çağın matematiksel-teknik düşünmesi (…) bilimi başlangıcından uzaklaştırılmıştır. (s. 43)

(Dipnot) tin kelimesinin (…) bence (…) Türkçedeki tam karşılığı (…) ma’na’dır.
Ma’na anlamlandırılmış şeyin salt lafzını ya da görünüşünü aşan, o şeyin özüne, iç yüzüne dair bir bakış da içeren bir şeydir.
Spiritus / nefes: Tanrı’nın insana üflediği şeydir bu. (s. 45)

Seçme Konuşmalar ve Gazete Yazıları
Schlageter Anısına
Yeni Reich’ta Üniversite
Alman Öğrencilerine
Alman Erkek ve Kadınlar!
Adolf Hitler ve Nasyonal Sosyalist Devlet İçin Destek Bildirisi
Nasyonal Sosyalist Eğitim
Bilim, işçi halkın sömürülmesinde bir araç olarak kullanmak için, (…) imtiyazlı bir sınıfın mülkiyeti değildir.
…bilgi şu demektir: bir cemaat ve bir birey olarak, yerleştirilmiş bulunduğumuz dünyada kişinin kendi yolunu bilmesi… (s. 63)

3. 1945 Sonrası
Martin Heidegger – Freiburg Üniversitesi Rektörüne Mektup
(NASDAP) Avrupa’nın nizamsızlığını ve Batı ruhunun krizinin üstesinden gelmeye katkıda bulunabilirdi. (s. 66)

Karl Löwith – Heidegger’le Son Buluşma
Heidegger bana (…) tarihsilik kavramının siyasal bağlılığının temeli olduğunu ekledi (/ söyledi).

Karl Jaspers – Freiburg Üniversitesi Nazilerden Temizleme Komitesine Mektup
…tarihin tekerini gaspeden çocuklar ezilir.

Marcuse ile Heidegger Arasındaki Mektuplaşma

4. Yorumlar ve Değerlendirmeler
Karl Löwith – Heidegger’in Varoluşçuluğunun Siyasal Uzantıları
…eğer kişi yeşermesi için (…) toprağı ekip biçmezse, ekmek için öğütülecektir. (s. 87)

Öz kendisini yalnızca cesarete açar, tefekküre değil; hakikat, eğer kişi kendisi için ona gereksinim duyuyorsa kendisinin kavranılmasına müsaade eder. (s. 94)

Jürgen Habermas – Eser ve Weltanschauung: Alman Perspektifinden Heidegger Olayı
Martin Heidegger’in siyasal davranışının aydınlatılması, onun düşüncesinin bütün dünyada kıymetini kaybetmesi amacına hizmet edemez ve etmemelidir.

David Farrell Krell – Heidegger Nietzsche Nazizm
İşitme kabiliyeti olan herkes bu derslerde (1936-1940 yılları arasında verdiği Nietzsche üzerine dersler dizisi) Nasyonal Sosyalizmle yüzleşmeyi işitir.

Heidegger’in milliyetçiliği (…) Hölderlin’in ve Nietzsche’nin Alman halkına meydan okuması tarafından biçimlenmiş, yüksek kültürel beklentiler ve entelektüel talepler milliyetçiliğidir. (s. 140)

Efendilik, kişinin iradesinde özümsenmesidir.

Güç iradesi irade iradesidir.

5. İki Farklı Pencereden
Otto Pöggeler – Heidegger’in Siyasal Kendini Anlaması
(Beitrage zur Philosophie) bu eser, Varlığın hakikatini, Ereignis olarak, kutsal olan için bir yol işareti olabilen kendini sınırlayanın aydınlığa çıkarılması olarak tecrübe etmeye çalışır. (s. 183)

Frank H. Edler – Felsefe, Dil ve Siyaset: Heidegger’in 1933-34’te Devrimin Dilini Çalma Girişimi
…en derinden düşünen insan, en canlı olan şeyi sever. (s. 222)

6. Sonsöz
Martin Heidegger – Der Spiegel’in Söyleşisi

---
Editör: Ahmet Demirhan
Vadi Yayınları

2002, Ankara

12 Nisan 2017 Çarşamba

Kemgözlü Bilgelik, Oklar, Deyişler ve Değinişler

Nietzsche - Kemgözlü Bilgelik, Oklar, Deyişler ve Değinişler

1- Kamusal konular – kişisel tembellikler

11- Kötü işiten, işittiğine hep bir şeyler ekler

13- Beklemek ahlaksız kılar

26- Tadını çıkarana, ağacın amaçladığı meyveymiş gibi gelir, oysa onun amaçladığı çekirdektir

35- Yalnız olan kişiyi yalnızlıkta, kendisi yiyip bitirir. Çoklukta da çoklar. Seç bakalım

43- Şaka bir duygunun ölümünün mezar taşıdır / yazıtıdır

62- Kişi “insan arama”ya çıkmadan önce, lambayı bulmuş olmalıdır

73- Ne kadar yükselirsek, uçamayanlara o kadar küçük gözükürüz

93- Ahlak insanın doğa karşısında böbürlenmelerinden biridir

116- İnsan kendini bir tanrı sayabilirdi, belden aşağısı olmasaydı

130- İnsanlara dürüst olmaya çalışan, nezaketinde bile cimridir

188- “Bana yaptığını bağışlıyorum: ama kendine böyle bir şey yapmış olmanı nasıl bağışlayabileyim ki” böyle dedi bir seven

193- Kaç yüzyıl sürüyor parıldamaya başlaması?

---
Türkçeleştiren: Oruç Aruoba

Cogito: Nietzsche özel sayısı

Defterlerden

Nietzsche - Defterlerden

Görüşümüz kavramlar yoluyla şimdiden değişikliğe uğratılmıştır. Kavramlar bağlantılardır, soyutlamalar değil.

Doğa insanı birçok yanılsamayla sarıp sarmalamıştır. İnsan biçimler görür, uyarımlar algılar hakikatler yerine yalan dünyamızda doğruluk tutkusu.

Bilme en kesin anlamıyla yalnızca totoloji biçimindedir ve içi boştur. Bizi ilerleten her bilgi aynı olmayanın, benzer olanın özdeşleştirilmesidir, yani özünde mantık dışıdır.

Bütün bilme bir ölçüye göre ölçmedir. Ölçek olmadan yani sınırlandırma olmadan bilgi olmaz.

Kendine yabancı olan bir şey birbiriyle etkileşemez. (s. 178)
---
Türkçeleştiren: Dürrin Tunç
Cogito: Nietzsche özel sayısı


Avrupa Nihilizmi – Büyük Politika

Nietzsche – Avrupa Nihilizmi – Büyük Politika

Boşuna
Bu “boşuna”nın bizim bugünkü nihilizmimizi nitelediğini göstermek gerekiyor.
Önceki değer yargılarımıza karşı güvensizlik, yükselerek şu soruya dek ulaştı; bütün değerler ayartı araçları değil mi, komedinin uzayıp gitmesini sağlayan ama bu yolla da bir çözüm bulmasına hiç de yaklaştırmayan?

---
Türkçeleştiren: Oruç Aruoba
Cogito: Nietzsche özel sayısı

Nietzsche - Büyük Politika
Birinci madde: Büyük politika, fizyolojiyi bütün öteki sorunların efendisi yapmayı istemektedir; öylesine güçlü bir iktidar yaratacaktır ki bu iktidar, yozlaşan yaşama asalak olan, bozuşan, zehirleyen, iftira eden, çökerten…

İkinci madde: Günaha karşı ölümüne savaş; doğaya her türden aykırılık günahtır. Hıristiyan rahip insanların en günahkarıdır; çünkü doğaya aykırılığı öğretir.
Büyük politikayı oluşturacak kadar güçlü bir yaşam yandaşları partisi yaratmak; büyük politika, fizyolojiyi bütün öteki sorunların efendisi yapmaktadır.

Türkçeleştiren: Dürrin Tunca
Cogito: Nietzsche özel sayısı




Nietzsche ve Parçalı Yazı

Maurice Blanchot - Nietzsche ve Parçalı Yazı

Düşünce merkeze işaret etmeli ki Güç istemi, Üst insan, Bengi dönüş, nihilizm, perspektivizm, trajik düşünce ve başka birçok ayrı izlek kavuşsun ve tek bir yorum içerisinde anlaşılabilsin. (s. 77)

Aforizma onun en başarılı olduğu biçimdir (bu gereksiz bir tespit, işaret etmek istediği anlam bütünlüğü hangi yazınsal formda mümkün ise o formla yazdı).
Aforizma kısıtlayan, hapseden güçtür. (s. 78)

Parçalı olan bütünden önce gelmez, bütünün dışında, bütünden sonra söylenir. (s. 79)

(çoğulculuk) Hakikatin iki’de başladığını anımsatır.

Parça olarak söz insanın ortadan kaybolmasıyla ilgilidir. (s. 82)

Bengi dönüş zamanı, bengi yöneliş olarak dile getirir; parça sözü ise bu yenilemeyi ondan her türlü bengiliği çıkararak yineler. Bengi dönüş oluşumun varlığını dile getirir; yineleme ise onu varlığın sürekli kesintiye uğrayıp durması olarak yineler. Bengi dönüş aynının bengi dönüşünü dile getirir. Yineleme ise başkasının aynıyla özdeşleşerek aynının kendiyle özdeş olmayışı haline geldiği ve aynının hep kendinden başka olmasını sağladığı dolambacı dile getirir. (s. 86)

Düşünceye ölçü olarak ışık saf görünürlüğü verir. Düşünmek bu andan sonra açık seçik görmek demektir; apaçık gerçeklik içinde öylece durmak, bütün şeylerin bir biçimin birliği içinde belirmesini sağlayan aydınlığa boyun eğmek… (s. 87)

Güç, ayrımı dile getirir. Gücü düşünmek ayrımı düşünmektir. Her güç başka bir güçle özsel bir bağ içindedir. Gücün varlığı çoğuldur, onu tekil düşünmek saçmadır. (s. 88)

Gücün başka güçle bağı asla olumsuz bir öğe olarak düşünülmez. (s. 89)

Dil demek, bir metafizik demektir.
Ne zaman konuşsak varlığa bağlanırız.
Korkarım ki asla Tanrı’dan kurtulamayacağız. (s. 95)
---

Türkçeleştiren: Ömer Aygün
Cogito: Nietzsche özel sayısı




Nietzsche ve Biz

Horkeimer, Adorno, Gadamer -  Nietzsche ve Biz

H: Ölümünün ellinci yılı vesilesiyle… Burada niçin toplandık?

A: Nietzsche’ye Nasyonal Sosyalistler el koydu.
Onun eserlerinden çıkarsanabilecek tek şeyin güç istenci olduğu şiddetin aklanabilmesi için Nietzsche’nin kullanılabileceği sanıldı.
Oysa onun tüm eseri, yaşam diye adlandırdığı şey adına felsefenin resmi geleneğini reddeder. (s. 206)

A: Nietzsche, özgürleşmiş insanı, yalandan, ideolojiden kurtulmuş insan olarak düşünür.

H: Nietzsche, Hıristiyanlığın dünyayı iyileştiremeyeceğini gördü. Bunun üzerine Deccal oldu ve kendi bayrağının üstüne Hıristiyanlık karşıtlığını yazdı. Burjuvazinin tüm toplumsal sorunları çözemeyeceğini gördü. Bunun üzerine feodalizme aristokrasiye doğru döndü ve bayrağının üstüne aristokrasi yazdı.

A: Nietzsche’nin felsefe karşısındaki konumu, geleneksel felsefeden doğduğu için, modern terimlerle dile getirildiğinde, ontolojiden duyulan kindir. (s. 211)

---
Türkçeleştiren: Işık Ergüden

Cogito: Nietzsche özel sayısı

Nietzsche'nin Gülüşü

Georges Bataille - Nietzsche'nin Gülüşü

Gökyüzünde ertelenmiş ve kavrayamadığımız bir dehşetin varlığını hissetmekten başka bir şey gelmez elimizden, fakat yeryüzü söz konusu olduğunda içinde olanaklıyı ve olanaksızı barındırdığını kesin bir şekilde biliriz.
İnsan için olanaklı iyilik, olanaksız ise kötülüktür.
Eğer Tanrı varsa olanaksız diye bir şey yoktur. (s. 102)

Cehennem olanaksızın yoğunlaşması, ebediyetin olanaksıza eklenmiş doğal bir sonucudur. (s. 103)

İnsanın sınırı olanaksızdır.

Ebedi dönüş uçurumu açar.
Uçurum olanaksızdır.
Atlayış, Zerdüşt’ün üst-insanıdır, güç istemidir.
Atlayan kişinin sahip olması gereken nitelik hafifliktir.
Nietzsche’nin atlayışı ebedi dönüşün ve Zerdüşt’ün gülüşünün belirlediği içsel deneyimdir, kendinden geçiştir. (s. 109)

---
Türkçeleştiren: Erdem Gökyaran

Cogito: Nietzsche özel sayısı

5 Nisan 2017 Çarşamba

Hümanizmin Özü

Hümanizmin Özü
Heidegger, Sartre, Eliot, Babbitt

Giriş
Hümanizm neyin rahatsızlığıdır?

Sahtelik çullanırken (…) hakikat geri çekiliyor… Suyun topraktan çekilmesi gibi…

İnsan özsüzlükten kırılıyor, bu özsüzlüğünü etrafındaki şeylerin içlerini boşaltarak telafi ediyor.
İnsan (zorbalaştıkça her şeye daha fazla müdahale ediyor.
Her şeyi heva ve hevesine râm etmek istiyor. Kendi kendisi olmaktan çıkan her şeyin geriye sadece adı kalıyor. (s. 12-13)

İnsan birkaç dünyaya birden akraba bir varlıktır. Onda bu dünyanın sakinlerinde olmayan özlemler vardır, ebediyet duygusu, ölümsüzlük…
…bunların da sahte bir şeyle avutulmaması gerekir.

Humanitas (…) ilk kez Latinler tarafından düşünülür.
Emperyal bir güç haline gelen Latinler tarafından…

Humanitas paideia karşılığı olarak kullanılır ve bu Greklerden devralınan paideianın tecessümüyle (bildung, eğitim) Romalıların virtussunu övüp yüceltir.
Bu şekilde anlaşılan humanitas (insan doğası, kültür) diye tercüme edilir. (s. 16)

İnsanın ayırt edici özelliği onun varolma tarzında açığa çıkar. Ve bu onun Varlığın hakikatine açık durmasıdır.
Zifiri karanlığa çarpmadan aydınlığın farkına varılmaz.

İnsan (…) gerçekten sevdiğinde sevdiğinin sevgisinin minnettarlığını duyar. O vakit hiçbir karşılık beklemeden kendisinden verir.
Ve böylece insan yoksulluğunu duyar. İhtimamın ve ihsanın ne demek olduğunu anlar. İşte o zaman bu yoksulluk onun açık durmasını sağlar.

İnsan her şeyi geçiştirmenin yolunu öğrendi.
…yalanı ve sahteliği yadırgamamayı öğrendi…

Sürü halinde yaşadıkça sürgünlük tecrübe edilmez. Sürgünlük tadılmadıkça, gurbet neresi sıla nerede bilinmez.
Düşünme Varlığın insanın özüyle olan rabıtasını gerçekleştirir.
…düşünen ve düşünülen varlık aynı şeydir.
İnsan (…) her zaman sadece varolanlara sımsıkı sarılır. Böylelikle insan asıl düşünmesi gerekeni unutur. (s. 20)

İnsan varolmamasının ayırtedici özelliği onun Varlığın yakınlığında barınmasıdır. Böyle bir varolma muhafızlıktır, bir başka deyişle, Varlığa kulak kesilmektir. Varlığın unutulmasının en ziyade göze çarpan belirtisini Heidegger (…) yurtsuzluk diye tabir eder.

Yurtsuzluk dünyanın kaderi haline gelmektedir.

Heidegger Varlığın unutulmasında Batı’nın metafizik yapma geleneğini sorumlu tutar.

Varlık olarak Varlığın düşünülmesi anlamına gelen metafizik bir essentia felsefesine dönüşmüştür.

…günümüzün dünyasında bir insandan ne adına belli zevk ve arzularına hakim olmasını isteyeceğiz?

Varlığın hakikatine açık duran insan Varlığa ait oldukça, insan için yasa ve kural haline gelmesi gereken bu düsturların tahsisi Varlığın kendisinden gelebilir.

…bugün insanileştirilenin yarın hayvanileşmesi için bir neden yoktur.

Martin Heidegger – Hümanizm Üzerine Mektup
Düşünme Varlığın insanın özüyle olan rabıtasını gerçekleştirir.
Düşünce bu bağı (…) kendisine Varlık tarafından bahşedilmiş bir şey olarak Varlığa sunar. Böyle bir sunma şuna dayanır: Varlık düşünmede dile gelir. (s. 37)

…düşünme, Varlığın hakikatinden söz edebilmesi için, kendisinin Varlığın hizmetine girmesine izin verir.
Varlığın tarihi asla geçmiş değil, hep olmak üzeredir.

Platon ve Aristoteles (…) düşünmenin kendisini bir tekhne inşa ve ibda etmenin hizmetinde bir refleksiyon yöntemi olarak kabul ettiler.
…düşünme, kendi başına alındığında, ameli-tatbiki değildir.
O zamandan beri felsefe varlığını bilimler önünde meşru göstermenin süregiden güçlük ve sıkıntısıyla karşılaşmıştır.
…böyle bir çaba, düşünmenin özünün terkedilmesidir. Felsefe, eğer bir bilim olmazsa, itibar ve geçerliliğini kaybedeceği korkusunun tutsağıdır.
Düşünmenin unsuru olarak Varlık, düşünmenin teknik yorumu tarafından terkedilir. Sofistiklerle ve Platon’la başlayan “mantık” bu yorumun kutsanmasıdır. (s. 39)

…lojik, etik, fizik gibi tabirler (…) Grekler, göz kamaştırıcı dönemlerinde, bu tabirlere ihtiyaç duymaksızın düşünüyorlardı.
Düşünme, daha basit söylemek gerekirse, Varlığın düşünmesidir. (s. 40)

Düşünmenin sonu geldiğinde, bu kaybı o tekhne olarak, gidermeye çalıştı.

Fakat insan Varlığın yakınlığına yolunu yeniden bulacaksa eğer, önce isimsiz olanda mevcut olmayı öğrenmelidir.
İnsan (…) kendisinin yeniden Varlık tarafından talep edilmesine izin vermelidir. Ancak böylelikle söze yeniden özünün paha biçilmezliği ve insana Varlığın hakikati içinde barınmak için bir ev bahşedilmiş olur.
…insan (homo) insanca (humanus) olmalıdır… (s. 44)

Hümanizmin her türü ya bir metafiziğe dayanır ya da kendisi bir metafiziğin dayanağı haline getirilir. Varlığın hakikati sorusunu sormaksızın varolanların yorumunu gerekli kılan insanın özünün her belirlenimi, bilerek bilmeyerek, metafizik bir vasfa sahiptir. Sonuç, her türden metafiziğe özgü olanın (ya da karakteristiğinin), bilhassa insanın özünün belirlenme tarzıyla ilgili olanın, hümanistik olan olmasıdır. Dolayısıyla her türlü hümanizm metafizik olmaktan öteye geçemez.

…metafizik, varolanları Varlıklarıyla temsil eder (yahut tasarlar) ve böylelikle varolanların Varlığını düşünür.

Metafizik bizatihi Varlığın hakikatini sorgulamaz.

İnsanın ekstatik özü (…) ek-sistenze dayanır. Ortaçağ felsefesi bu existentiayı tecrübenin nesnelliği anlamında gerçeklik (edimsellik) olarak tasarlar. Hegel existentiayı mutlak öznelliğin kendi kendini bilen İdeesi olarak tanımlar. Nietzsche existentiayı hiç değişmeyenin, hep aynı kalanın ebedi dönüşü diye anlar. (s. 51)

Dil varlığın kendisini açıcı-gizleyici zuhurudur.
Ekstasis bakımından düşünülen ek-sistenz, existentia ile ne form ne de muhteva bakımından çakışır. Muhteva açısından ek-sistenz Varlığın hakikatine açık durmaktadır.

Dasein’ın özü onun varoluşunda bulunur.

…Sartre varoluşçuluğun temel ilkesi şu şekilde ifade eder: Varoluş özden önce gelir.
Platon’dan itibaren essentia existentiadan önce gelir denir.
…metafizik bir ifadenin tersine çevrilişi gene nihayetinde metafizik bir ifade olarak kalır.

…insan varolduğu kadarıyla vardır.

İnsan varolanların tezahür edip etmeyeceğine (…) karar veremez.
Varoanların zuhuru Varlığın kaderinde bulunur.
…insan bu kaderle uyum içinde Varlığın hakikatine gözcülük etmelidir. İnsan Varlığın çobanıdır.
Varlık nedir… O kendi kendisidir.
Varlık en yakın olandır. Gene de bu yakın insandan en uzak olarak kalır. (s. 57)

Varlığın hakikatine ait olduğu ölçüde insanın barınarak varolduğu Varlığın evidir.

…belki de “(var)dır” meşru ve uygun bir şekilde sadece Varlık için söylenebilir, böylelikle hiçbir tikel varolan gerçek anlamda hiçbir zaman “var” değildir.

Felsefe özüne dikkat kesilirse (…) sürekli olarak Aynı’yı düşünmek için bulunduğu yerden kalkar.
…buradan ileri gitme, uzaklaşma, düşünmeyi düşünmenin kendisinin yaydığı gölge olarak takip eden bir hatadır.

Tarihin vuku bulması esas itibariyle Varlığın hakikatinin kaderi olarak ve ondan gerçekleşir.

Varlığın varolmaklığının keyfiyeti öncelikle “anlam” yani Varlığın hakikati açısından düşünülmelidir diyoruz.

Yurtsuzluğun üstesinden gelinmesi ancak (…) Varlıktan başlar…

Yurtsuzluk varolanlarca Varlığın terkedilmesine dayanır.

Yurtsuzluk dünyanın kaderi haline geliyor. O nedenle de kaderi Varlığın tarihi açısından düşünmek zorunludur.
Marx (…) insanın yabancılaşması diye farkettiği şey köklerini modern insanın yurtsuzluğunda bulmaktadır.

Materyalizmin özü (…) metafizik belirlemeye dayanır.
…varolanların tümü emeğin materyali olarak ortaya çıkar.
Emeğin ve modern metafiziğin özü (…) kendi kendisini tesis/tanzim eden kayıt ve şarta bağlı olmayan üretim süreci (…) ki bu insanla öznellik olarak tecrübe edilen edimsel olanın nesnelleşmesidir.
Materyalizmin özü tekniğin (teknoloji) özünde örtük kalır.
Tekniğin kökü isimce Greklerin tekhnesine uzanmaz, fakat tarihsel ve özsel olarak bir aletheuein tarzı, yani varolanları açığa çıkarma tarzı olarak tekhneden kaynaklanır. (s. 68)

İnsanın asli yurtsuzluğu karşısında insanın yaklaşan kaderi kendisini (…) Varlığın tarihi üzerine düşünmeye açmaktadır.

Varlığın hakikatinden kovulmuş vaziyette insan aninal rationale olarak her yerde kendi etrafında dönüp durur.

Varlığın kendisi üzerine tefekkür (…) sadece ve sadece bu düşünme (…) kaybolmuş olan logosun asli özüne erişir. (s. 77)

Tanrı’nın en yüksek, en yüce değer olduğu ileri sürüldüğünde bu Tanrı’nın özünün irtifa kaybetmesidir.
…değerlerle ilgili düşünme Varlığa karşı tasavvur edilebilecek en büyük küfürdür.
…varolanları öznelleştirerek safi objeler haline getirmeye karşı, düşünmenin önüne Varlığın hakikatinin açıklığını getirmek demektir.

Varlığın kendisi, bu açıklık olarak vardır.
…fırlatılmış olarak insan Varlığın açıklığında durur.
…insanın fırlatılmış özü temelinde açıkta durduğu Varlığın açıklığıdır.
Dünyada olma, ek-sistenzin “ek”inin özsel olarak açıldığı açık boyutla ilgili olarak ex-sistenzin özünü ifade eder. (s. 79)

İniş, bilhassa insan yolunu şaşırıp öznelliğe saptığında, çıkıştan (tırmanıştan) çok daha güç ve tehlikelidir.
Ek-sistenzde homo animalisin, metafiziğin alanı terkedilir.

Mantık ve fizikle birlikte etik ilk kez Platon okulunda ortaya çıktı. Bu disiplinler, düşünmenin felsefe, felsefenin episteme ve bilimin kendisinin okullar ve akademik amaçlar için bir malzeme haline geldiği bir zamanda doğdu. Felsefenin bu şekilde anlaşıldığı minvalde, bilim parladı.

Ethosun özü
Heraklitus, fragman 119: “Bir insanın kaderi onun daimonudur.”

Fragman şunu söyler: İnsan olduğu kadarıyla, insan tanrının yakınlığında barınır.

Varlığın hakikati düşünülmediği sürece her türden ontoloji dayanağından mahruma kalır. O nedenle “Sein und Zeit”da düşünceyi henüz her yönüyle açık olmayan bir yolda Varlığın hakikatine doğru götürmeye çalışan düşünme ayırt edici özelliğini “temel ontoloji” diye vasıflandırır. (s. 86)

Düşünme Varlığın evini inşa etmeye çalışır ki o eve Varlığın iştiraki, kaderine uygun bir şekilde, insanın özünden Varlığın hakikatinde barınmasını talep eder. Bu barınma dünyada olmanın özüdür. (s. 88)

Varlıkta nefyetme (yoksama/yadsıma/reddetme) benim hiçlik dediğim şeyin özüdür. Dolayısıyla Varlığı düşündüğünden ötürü, düşünme hiçliği düşünür.

Düşünme varlığa dair söyleşisini ek-sistenzin barınağı olarak dile döktüğü kadarıyla Varlığın açıklığına kulak kesilir. Dolayısıyla düşünme bir etkinliktir.

Varlığın düşünülmesinde tuhaf olan onun basitliğidir. Tam da budur bizi ondan alıkoyan.
…düşünmeyi bilimsel bilgi ve araştırma tarzına tasavvur ederiz. Etkinlikleri-eylemleri praxisin müessir ve muvaffak başarılarıyla değerlendiririz.

Fakat eğer biz, yalın-basit olanın alışılmadık karakteriyle tanışırsak o zaman bize derhal bir başka hal isabet eder.

Düşünme, Varlığın düşünülmesi olarak özü itibariyle, Varlık tarafından talep edilir.
Varlık düşünmenin kaderi olarak vardır.

Sartre – Varoluşçuluk Bir Hümanizmdir
Burada amacım (…) varoluşçuluğun bir savunmasını yapmaktır.

…varoluşun özden önce gelmesi...
Öznel olandan başlamalıyız.

Tanrı insanı bir usule ve bir tasavvura göre yaratır.

Varoluş özden önce gelir derken ne demek istiyoruz? Bununla, insanın her şeyden önce varolduğunu, kendisiyle karşılaştığını, dünyada birdenbire güçü bir şekilde ortaya çıktığını, bundan sonra kendisini tanımladığını kastediyoruz.

İnsan kendisini inşa ettiği şey dışında bir hiçtir. Bu varoluşçuluğun ilk ve en temel ilkesidir.

İnsan ancak, olmayı amaçladığını olduğunda, varoluşa ulaşır.

İnsan kendi kendisini seçer dediğimizde, her birimizin kendisini seçmesinin gerekliliğini kastediyoruz, fakat aynı zamanda bundan insanın kendisini seçerken bütün insanlar için seçimde bulunduğunu da anlıyoruz.

Dolayısıyla bu (…) büyük bir sorumluluktur.
…eylemim, bütün insanlık adına bir bağlanmadır.

Varoluşçu tanrının mevcut olmamasını önünde fevkalade sıkıntılı bir durum olarak bulur, çünkü onunla birlikte anlaşılabilir bir evrende değerleri bulmanın bütün mümküniyeti kaybolur gider.
…şayet tanrı yok ise her şey mubahtır ve insan neticede, kimsesiz ve ümitsizdir.
…gerçekten varoluş özden önce geliyorsa, insan eylemini belirli ve özel bir insan doğasına atıfla asla açıklayamayacaktır; bir başka deyişle belirlenmişlik yoktur, insan özgürdür, insan özgürlüktür.

Neticede son sözü söyleyen hissiyattır; onun beni gerçekten ittiği istikamet seçmem gereken istikamettir.

İnsan (…) kendisini gerçekleştirdiği ölçüde varolur ve o nedenle o, eylemlerinin toplamının dışında hiçbir şey değildir, hayatı her ne ve nasıl ise, onun dışında hiçbir şey değildir.

Varoluşçu için, aşkın yaşanmışlarının dışında aşk yoktur.
…bir insan kendi kendisini bağlar, kendi portresini çizer, bunun dışında hiçbir şey yoktur.

Başkalarının özgürlüğünü de kendi hedefim haline getirmedikçe, özgürlüğü hedefim haline getiremem.

İnsan her zaman kendisinin dışındadır: o kendisini kendisinin ötesine fırlatarak ve orada kaybederek insanı var kılar.

Varoluşçuluk iyimserdir, o bir eylem öğretisidir.

Eliot – Hümanizm Üzerine Düşünceler
Mr. Babbitt’in felsefesinin merkezî noktası hümanizm öğretisidir.
Mr. Babbitt (…) hümanizmin dinin alternatifi olduğunu açıklıyor.

…hümaniteryen gerçek manada insani olanı bir kenara bırakmıştır ve hayvani olanla yetinmektedir; hümanist ise tanrısal olana sırtını dönmüştür ve üzerine yükselmeye çabaladığımız hayvansallığa çok çabuk tereddi edebilecek insanî unsurla yetinmektedir. (s. 139)

Eliot – Hümanizm Üzerine İkinci Düşünceler
Kanaatim o ki, hümanizm büyük ölçüde “insan” kelimesine yüklenen gizli kapaklı anlamlara ve genel olarak hiçbir zaman varolmayan açık ve farklı felsefi fikirlerin üstü örtülü olarak dile getirilmesine dayanmaktadır.

İnsanı insan yapan, tabiatüstü güçleri yaratabilmesi değil, onların farkına varabilmesidir.

Eğer insan kelimesinden doğaüstü güçlere inancın kazandırmış olduğu her şeyi kaldırırsanız, insanı sonuç olarak aşırı derecede zeki, uyum sağlama kabiliyeti olan, yaramaz küçük bir hayvan olarak görebilirsiniz.

---
Türkçeleştiren: Ahmet Aydoğan

İz Yayınları, 2002